Bizimle İletişime Geçin

Editörün seçtikleri

Kibir ve insanları küçümsemek

Yayınlandı

-

388352İlahiyatçı yazar Abdullah Yıldız, kibrin ve insanları küçümsemenin islamdaki yerini anlattı.

Abdullah İbni Mes’ûd’dan (ra) rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber (s) şöyle buyurdu:

“Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.”

Sahâbenin biri:

‘İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder’, deyince şunları söyledi:

“Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.”

(Müslim, İmân, 147)

Hadis-i şerifin iyi anlaşılması için, “kibir” kavramının iyi anlaşılması gerekir.

Kibir Nedir?

Sözlükte “büyüklük ve büyüklenme” anlamına gelen kibir, bir ahlâkî kavram olarak, kendini büyük görme, büyüklen¬me, başkalarını küçük görme demektir. Kur’ân’da tekebbür ve istikbar kelimele¬ri de aynı anlamdadır. Ki¬birli kimselere mütekebbir,  müstekbir denilir.

Kibir, Kur’ân’da yasaklanmış, kibirli kimseleri Allah’ın sevmediği be¬lirtilmiştir.

“…Doğ¬rusu Allah böbürlenerek küstahça dav¬rananları sevmez.” (Nisa 4/36)

Kur’ân kibiri ve kibirli insanları şiddetle yermiş ve Cehennem’e girmekle tehdit etmiştir:

“…O’na kulluk yapmaktan vazgeçecek kadar gu¬rura kapılanlar ve küstahça böbürlenen¬ler (bilsinler ki Hesap Günü) Allah hep¬sini kendi katında toplayacaktır.” (Nisa 4/172)

“İçinde ebedi kalmak üzere ce¬hennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!” (Nahl 16/29)

“Allah her kibirli zorbanın kalbini mühürler.” (Mümin 40/35)

Kibirli kimse, ruhen sağlıklı bir yapıya sahip değildir. Gerçek bir mümin kibirli olamaz. Zayıf ve âciz bir varlık olduğunun bilincinde olan bir kimse, Allah’a karşı anlamsız bir büyüklenme duygusu¬na kapılamayacağı gibi, insanlara karşı da büyüklenemez. Esasen, insanları küçümseyip kensini büyük görerek böbürlenen kişi, Allah’a boyun eğmemiş demektir. Zira büyüklük yalnız Allah’a mahsustur.

Kibrin Zerresi Cennet’e Engel

Allah Azze ve Celle bizi, kendini tanımak ve diğer kullarıyla birlikte, kendi mülkü olan şu dünyada O’na kulluk etmek üzere yaratmıştır. Dünya O’nun, kul O’nun, dünyadaki her güzel şey O’nundur. Bize kullarıyla iyi geçinmemizi tavsiye etmekle kalmayıp güzel nimetlerinden bol bol vermişse, kendi bileceği bir sebeple bize daha fazla lütufta bulunmuşsa, bu bizim kibirlenmemizi değil, O’na daha fazla şükretmemizi gerekli kılar. Bizden daha az lütfa ermiş insanları hor ve önemsiz görmek, Allah’a (c.c) saygısızlık olur. İnsanın kibirlenmesi, Allah’a ait bir özelliğin kendinde de bulunduğunu iddia etmesi demek olur ki, işte bu haddini bilmemektir, aczinin ve fakrının farkında olmamaktır.

Hadis-i şerifte, kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimsenin cennete giremeyeceği belirtiliyor. Ashabdan birinin sorusu üzerine Rasûlüllah (s), insanı Cennet’e girmekten engelleyen kibir türünün; “Hakkı ve hakikati kabul etmemek ve insanları küçük görmek” olduğunu beyan buyuruyor. Doğrusu, mutlak hakikatin ta kendisi olan Kur’ân-ı Kerim’in bir âyetini, bir kelimesini, hatta bir harfini bile reddederek küfre giren, ayrıca herhangi bir insanı küçük görerek bir anlamda Allah’ın yarattığını beğenmeme cüretini gösteren kibirli kimse, asla Cennet’i hak edemez. Esasen, başkalarını küçük görüp böbürlenen kimse kendini büyük görüyor demektir ve büyük günah işlemiş olur. Peygamberimiz (s) böyleleri için:

“…Cehennemlikleri haber vereyim mi? Onlar kaba, katı kalpli, insanlara iyiliği dokunmayan ve kibirli kimseler¬dir.” (Buhari) buyurmaktadır.

Bu arada, güzel elbise ve ayakkabı giymenin kibir olmadığını hadisten öğrenmiş oluyoruz. Konuyu soran sahabeye, Allah Rasûlü (s), bunun kibirle ilgisi bulunmadığını haber veriyor. Güzel Rabbimizin her güzel şeyi sevdiğini bildiriyor. Ancak, giyilen güzel şeyler kibirlenmeye, gururlanmaya yol açarsa, yine hedeften sapılmış olur ve Allah korusun “kibirliler” ve “cebbarlar/zorbalar” sınıfına girilebilir. (Tirmizi)

Rasûlüllah’ın haber verdiğine göre: “Vaktiyle kendini beğenmiş bir adam güzel elbisesini giymiş, saçını taramış, çalım satarak yürüyordu. Allah Teâlâ onu yerin dibine geçiriverdi. O şahıs kıyamete kadar debelenerek yerin dibini boylamaya devam edecektir.” (Buhârî, Müslim)

Demek ki insan, kibirlenip böbürlenmek, farklı olduğunu hissettirmek, çalımlı çalımlı yürümek için değil, Cenâb-ı Hakk’ın lütuflarına şükretmek için güzel, temiz ama sade giyinecektir.

Demek ki kibir, Allah’a saygısızlık çizgisine dayanmışsa, o kibirli kimse, cennete girme şansını yitirir. Bu yüzden Allah (c.c), yeryüzünde böbürlenmeyen ve bozgunculuk yapmayanlara cennetini vaat eder.

“İşte âhiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi (ulüvv) ve bozgunculuk yapmayı istemeyenlere nasib ederiz. Sonunda kazançlı çıkanlar fenalıktan sakınanlardır.” (Kasas 28/83)

Bu müjdeye layık olmanın şartı ise; Allah’a iman etmekten kaçmamak, O’na karşı büyüklük taslamamak, verdiği imkânları kötü yolda kullanmamaktır. Ömer b. Abdülazîz’in vefatına kadar tekrar tekrar okuyup durduğu bu âyet, yalnız Allah’a boyun eğip O’na teslim olmanın ve hem yüce zatına hem de yarattıklarına karşı kibirlenmemenin önemini ortaya koymaktadır.

Kârun’un Cehennem’e Girme Sebebi: Kibir

Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de, Allah’a ve insanlara karşı kibirlenip böbürlenmesi (bağy etmesi) sebebiyle helak olan ve Cehennem’e giren Karun’u olumsuz bir örnek olarak insanlığın idrakine sunar:

“Kârûn Mûsâ’nın kavminden idi. Kavmine karşı böbürlenerek onlara zulmetmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Onun kibirlendiğini gören kavmi kendisine şöyle demişti:

– ‘Şımarma! Allah şımaranları sevmez! Allah’ın sana verdiği bu servetle âhiret yurdunu kazanmaya çalış. Dünyadaki nasibini de unutma. Allah sana nasıl iyilik ettiyse, sen de başkalarına iyilik et. Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışma. Allah fesatçıları sevmez.’ Kârûn:

– ‘Ben o serveti kendi bilgimle kazandım’, dedi.

Kârûn bilmiyor mu ki, Allah daha önceki zamanlarda kendinden daha güçlü, taraftarı daha fazla nice nesilleri helâk etti. (Neler yaptıkları bilindiği için) günahkârlardan günahları sorulmaz bile.

Bir gün Kârûn bütün debdebesiyle kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar:

– ‘Kârûn’a verilen keşke bize de verilseydi! Doğrusu o çok şanslı adam’, dediler. Bilenler ise:

– ‘Yazıklar olsun size! İmân edip iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği sevap daha değerlidir. Bu mükâfata ise ancak sabredenler kavuşur’, dediler. Sonunda biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah’a karşı ona yardım edecek bir kimse bulunamadı. Kendisi de kendini savunup kurtaracak durumda değildi.” (Kasas 28/76-81)

Hz. Musa’nın (as) akrabası hatta amcaoğlu olduğu rivayet edilen Kârûn’un bu ibretli macerası, Allah’ın kendisine lütfettiği nimetlere şükretmeyen, o nimetleri gerektiği şekilde kullanmayan, aksine bu nimetlerle kibirlenen, kendini beğenip böbürlenen kimseler için sayısız derslerle doludur. Malı da serveti de veren Allah olduğu ve dünyadaki her şey gibi mal ve servet de gelip-geçici olduğu halde Kârûn, bu serveti kendi bilgisine bağladı ki, onu helak eden bu kibri idi. Hazinesinin anahtarlarını, güçlü bir ekibin zor taşıyabildiği Kârûn, servetine güvendiği, böbürlenip gururlandığı, çeşitli kötülükler ve bozgunculuklar yaptığı için Allah Teâlâ onu servetiyle birlikte yerin dibine geçirdi. İnsanların Kârûn’un akıbetine uğramaması için Rabbimiz herkesi kibir ve gururdan ısrarla menetti:

“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!” (İsrâ 17/37)

“Kibirlenip de insanlara yanağını bükme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman 31/18)

Rabbimiz, Allah’a ve insanlara karşı kibirlenip Cennet’i kaybetmekten bizi muhafaza eylesin. Âmin.

(Abdullah Yıldız/ 40 hadis 40 ders-Pınar yy-kitappinari.com)

Okumaya Devam Et
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Editörün seçtikleri

TÜBİTAK’ın burs miktarları artırıldı

Yayınlandı

-

Yayımlayan

TÜBİTAK’ın araştırmacı, bilim insanları ve öğrencilere sunduğu burs miktarlarında artışa gidildi. Bakan Kacır, “Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz” mesajını paylaştı.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TÜBİTAK Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Bilim İnsanları Destekleme Programı Başkanlığı (BİDEB) ile Genel Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından desteklenen projelerde, öğrencilere yapılan burs ödemelerinin aylık üst limitlerinde artışa gidildi.

Buna göre, ön lisans veya lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 4 bin liradan 4 bin 800 liraya yükseltildi. Yüksek lisans öğrencilerine verilen burs miktarı 13 bin 500 liradan 16 bin 500 liraya, doktora öğrencilerinin aldığı burs miktarı da 20 bin liradan 24 bin liraya çıkarıldı. Doktora sonrası araştırmacılara verilen burs miktarı ise 27 bin lira iken 32 bin lira olarak güncellendi.

Bu arada, BİDEB 2250 Lisansüstü Bursları Performans Programı’nda yer alan performans kriterlerine göre başvuru yapmaları durumunda, doktora öğrencileri 8 bin 700 liraya ve doktora sonrası araştırmacılar da 10 bin 500 liraya kadar performans ödemesi alabilecek.

“İnsan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da sosyal medya hesabından konuya ilişkin paylaşımda bulunarak, “Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza ve öğrencilerimize sunduğumuz TÜBİTAK burslarını artırdık. Türkiye’yi dünyada en üst sıralara taşıyacak, bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa edecek araştırmacı insan kaynağımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerimizi yetişmiş insan kaynağımızla gerçekleştireceğiz” dedi.

Kaynak: trthaber.com4

Okumaya Devam Et

Editörün seçtikleri

3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Fotoğraf: ensonhaber.com

YÖK, 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceğini açıkladı.

6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinin ardından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), üniversiteler için yeni bir karar almıştı.

Buna göre üniversite öğrencilerinin eğitimine devam edebilmesi için uzaktan eğitim modeline geçilmişti.

Alınan kararın ardından bugün Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, kameraların karşısına geçti.

3 Nisan’da isteğe bağlı yüz yüze eğitime geçiliyor

Özvar, üniversitelerde 2022-2023 eğitim öğretim yılı bahar döneminin nasıl devam edeceğine ilişkin kamuoyunu bilgilendirdi.

Buna göre 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde uzaktan öğretimle birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebileceği açıklandı.

Ara sınavlar uzaktan yapılabilecek

YÖK Başkanı Özvar ayrıca, bahar dönemindeki ara sınavların şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrim içi yapılacağını da bildirdi.

İşte YÖK Başkanı Özvar’ın açıkladığı kararlar

YÖK Başkanı Erol Özvar’ın açıklamalarına göre alınan kararlar şu şekilde:

“Halihazırda uygulanmakta olan uzaktan öğretim ile birlikte isteyen öğrencilere devam şartı aranmaksızın sınıflarda yüz yüze eğitim verilebilmesine,

Yükseköğretim kurumlarının bir dersin hem uzaktan öğretim ile hem de yüz yüze verilebilmesine ilişkin kararları ilgili kurullarında alarak gerekli düzenlemeleri yapmalarına,

Yürürlükte olan “Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” yönündeki kısıtlamanın uygulanmamasına,

Özel öğrenci olarak başka bir yükseköğretim kurumunda eğitime devam etmekte olan öğrencilerin bu eğitimlerini aynı şekilde sürdürebilmelerine,

Nisan ayına ertelenmiş olan “derslere ait uygulamalar”ın, yükseköğretim kurumlarının ilgili kurullarının alacağı kararlar ile ödev, proje vb. şekilde veya bahar dönemi içinde, yaz döneminde ya da bir sonraki eğitim ve öğretim döneminde yüz yüze yapılabilmesine,

Bahar dönemindeki ara sınavların (özel öğrencilik hakkı verilen uygulama eğitimi içeren programlar hariç) “şeffaflık ve denetlenebilirlik” ilkesi esas alınarak uzaktan öğretim yöntemleriyle çevrimiçi yapılmasına,

Yapılacak değerlendirmelerde; açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamaların kullanılabilmesine,

Yarıyıl sonu, tek ders, tez izleme, yeterlilik sınavı gibi sınavların ise ne zaman ve nasıl yapılacağının yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından belirlenmesine karar verilmiştir.”

Kaynak: ensonhaber.com

Okumaya Devam Et

Editörün seçtikleri

ÜBYS’den ders seçimi ve kayıt yenileme işlemleri nasıl yapılır?

Yayınlandı

-

Yayımlayan

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ders seçimi ve kayıt işlemleri 26 Eylül- 7 Ekim 2022 tarihleri arasında yapılacak. 

Peki bu işlemleri nasıl mı yapacaksınız? İşte cevabı:

Okumaya Devam Et

ÇOK OKUNANLAR