Politika

TSK’ya kumpas 57. saniyede görüntülendi

Yayınlandı

-

5646854Casusluk davasında Paralel tuzağın görüntüleri dosyada olmasına rağmen 2 yıl izlenmedi. Arama öncesi üst kata çıkan polis, sonra delilleri topladı.

Kamuoyunda “Casusluk Davası” olarak bilinen İzmir’deki “Gizli Belge ve Bilgi Bulundurma’ davasında TSK personelinekumpas kurulduğu iddia edildi. Bilindiği gibi aralarında muvazzaf askerlerin de olduğu 357 sanık yargılanıyordu.

BİR POLİS ELİNDE POŞETLE ÜST KATA ÇIKIYOR

Davanın en önemli sanıklardan biri olan üniversite öğrencisi Narin Korkmaz’ın babasının evinde, davaya temel oluşturan delillerin bulunduğu aramaya ait görüntülere göre, polisler eve, ellerinde bir siyah poşetle geliyor. Bir polis kapıyı açan görme engelli baba Atilla Korkmaz’a arama iznini gösterirken, polis memuru Ali Bekar ise, elindekilerle üst kata çıkıyor. 3 dakika yukarıda kalan Bekar, daha sonra aşağıya iniyor ve arama da alt kattan başlıyor. Alt kattaki arama bittikten sonra yukarıya çıkan polisler, buzdolabının arkasındaki “delilleri” buluyor. Bulunan bu deliller de polislerin gelirken getirdiği o siyah poşete konuluyor. Polisin kendi çektiği görüntülerde yer alan bu detaylar, kumpası açıkça ortaya koydu.

DAVA İLK DURUŞMADA BİTERDİ

Görüntülerin ortaya çıkmasının ardından ‘mağduriyetimiz ispatlandı’ diyen Narin Kokmaz, yaşadıklarını Sabah’a anlattı: “Bu görüntüler 2 yıl sonra, mahkeme heyeti değişince ilk defa duruşma salonunda izlenebildi. Eğer ilk duruşmada izlenseydi, dava daha o zaman biterdi. Hareketli ve renkli hayatım onlara iyi malzeme oldu. Çok sayıda asker arkadaşım vardı. Bu nedenle onlar için ideal bir kurban oldum. Arama kararı ile ilgili belgede ilk önce fuhuş, aracılık ve insan kaçakçılığı suçlamaları yazıyordu. Sonra 200-250 sayfa telefon konuşması okudular. Arkadaşlarımla yaptığım geyik muhabbetlerini bile dosyaya koydular ve fuhuşa bağladılar. Emekli annemin desteğiyle ayakta duran bir öğrenciydim. Bir de bursum vardı. Ama olmayan gelirlerimi bile ortaya çıkardılar. Sözde liderimiz Bilgin Özkaynak’ı da, albayları da, yarbayları da, kadınları da tanımıyorum. Gözaltına alındığımızda herkes birbirine şüpheyle bakıyordu. Çünkü birbirimizi tanımıyorduk. O kadınlar ise şemada lider göründüğüm için, başlarına iş aştığımı düşünerek bana kötü bakıyorlardı. Öyle kadınlar bulmuşlar ki, askerlerle o kadınlar arasında ilişki olduğunu söylemek bile o askerlere hakaret olur.”

‘SÜREKLİ BUZDOLABININ ARKASINA BAKIYORUM’

“Cezaevinde müzekkeremi aldığımda çok sevindim. Fuhuştan değil casusluktan yatıyorum diye hava attım. Birkaç kez intihar etmeyi düşündüm. Ama her zaman içimdeki bir ses bana ‘sen suçsuzsun’ dedi. Sonra yıllardır bu vatana ve millete hizmet eden askerlerin benden daha kötü durumda olduğunu düşündüm. Bu bana direnç verdi. Cezaevinde ilaç kullandım. Şimdi sadece terapi alıyorum. Paranoyayı atlattım ama hala evime girdiğimde, her tarafını kontrol ediyorum. Ben yokken birileri eve gelip bir şey koymasın diye mutlaka buzdolabının arkasına da bakıyorum. Davalarda mahkeme üyesi 5 gün boyunca uyuyor, son gün ise uyanıp tahliye taleplerine ret oyu veriyordu. Paralel polis, paralel savcı, paralel hakim. Bermuda üçgeni gibiydi. 17 Aralık’tan sonra ise her şey ortaya çıkmaya başladı. Kendi kameralarına yakalandılar.”

410 GÜN TUTUKLU KALDI

İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne 2009’da “Haleizmir” adıyla gönderilen e-posta ihbarıyla yapılan soruşturmanın iddianamesinde 3’ü kadın 55’i muvazzaf 357 sanık hakkında çeşitli cezalar istendi. Müebbet hapis istemiyle yargılanan ve çete yöneticisi iddiasıyla 12 Mayıs 2012’de tutuklanan Narin Korkmaz 410 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu.

ESKORT KIZLARLA 1500 BÜROKRAT NASIL FİŞLENDİ? (2)

Cemaate karşı sert yazıları ve haberleriyle öne çıkan Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, bugünkü yazısında casusluk davasında asıl amacın ne olduğunu böyle anlatıyor:

“Arşivleri tararsanız cemaate yakın basın yayın organlarında bu konuyla alakalı ilginç haberlere rastlayacaksınız. Savcı Zafer Kılınç’a dayandırılarak yapılan bir haberde mesela bu sözde eskort kızların bir kısmının bulaşıcı hastalık taşıdığı iddia ediliyor ve bundan hareketle de bunlarla irtibatlı olan tüm bürokratların kurumlarınca tedavi edilmesi gerektiği belirtiliyor. Amaç aşağılayıcı bir şekilde sağlık gerekçesini bahane ederek olabildiğince itibarsızlaştırmak tabii.
Bu kadarla kalsa iyi… Kamuoyunda oluşması istenen “Bunlar hem casus, hem de eskort kızlarla yatıp kalkan ahlaksız tipler” algısının yerleşebilmesi için savcı Zafer Kılınç yetkisini aşıp kapı kapı gezmiş. Evet, yanlış duymadınız. Şaka gibi gelecek size biliyorum ama adam yetkisini aşarak başta Merkez Bankası olmak üzere, BDDK ve Hazine Müsteşarlığı’na bizzat gidip oradaki en üst düzey kişilere brifingler vermiş. Ve bu kişilerin disiplin cezaları alabilmesi için telkinlerde bulunmuş.

Bir kısmı bu telkinler neticesinde disiplin soruşturması başlatmış ama Allah’tan aralarında İçişleri, Dışişleri, Maliye ve Ekonomi bakanlıkları, Hazine Müsteşarlığı, BDDK, Merkez Bankası’nın da olduğu kurumların bir kısmı da bu paralel oyuna gelmemiş.
Bu arada sonradan bunun kirli bir oyun olduğunu ispat etmek için bazı bürokratlar İdare mahkemelerinde dava açıyor. Ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) telefonlarının HTS kayıtlarını istiyorlar. Ve işe bakınız ki TİB, emniyetin aksine bürokratların belge sızdırdığı söylenen eskort kızlarla konuşma kayıtları olmadığını mahkemeye bildiriyor.
Bitmedi daha… Yarın da devam edeceğiz.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version