BİRİM HABERLERİ

YÜCEL ACER “LAÇİNER SEÇİM SÜRECİNDE CEMAATTEN HİÇ BAHSETMEDİ”

Yayınlandı

-

45346ONSEKİZMARTHABER.COM‘a verdiği röportajda 17-25 Aralık sürecini bir darbe girişimi olarak değerlendiren ÇOMÜ Rektör Adayı Prof. Dr. Yücel Acer, sürecin bazı gerçeklerin ortaya saçılmasına ve anlaşılmasına yol açtığını söyledi. 

İktidara yapılan darbe girişimin başarısız olduğunu belirten Acer, sürecin tersine döndüğünü, halkın paralel yapı ile mücadele etmeye başladığınıda vurguladı.

“İSTİFA NEDENİM CEMAATİN ÜNİVERSİTEYİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞMASI”

2012’de Rektör yardımcılığından istifa nedenini de anlatan Prof. Dr. Yücel Acer, istifa nedeninin arkasında cemaatin üniversiteyi ele geçirme  çabasının etkili olduğunu söyledi. Acer, özellikle kadro işlerinde yönetimde bulunmayan kişiler olduğunu farkettiğini rektör yardımcıları olarak rektörle doğru dürüst bir toplantı yapamadıklarını anlattı.

“REKTÖR LAÇİNER SEÇİM SÜRECİNDE HİÇ CEMAATTEN BAHSETMEDİ”

Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner’in seçim sürecinde hiç cemaatten bahsetmediğini fakat Rektör yardımcılığının ilk 3 ayı içerisinde açık ve net bir şekilde cemaatin üniversiteyi ele geçirmeye çalıştığını gördüğünü söyleyen Acer o süreçle ilgili şunları söyledi:

“Rektör yardımcılığımın ilk 3 ayında fark ettim ki ben rektör yardımcısıyım ancak kararların alınmasına katılabilen birisi değilim. Çünkü hem kadro işlerinde hem üniversitenin başka işlerinde asıl etkili olan kişilerin yönetimde bulunmayan kişiler olduğunu fark ettim. O kişileri tek tek görmüş değildim ancak bu etki açık ve net bir şekilde hissediliyordu. Çünkü biz rektör ve yardımcıları olarak bir yıl boyunca doğru dürüst bir toplantı bile yapmadık. Yapılmasına ihtiyaç hissedilmedi. Sedat Bey’le Rektör yardımcısı olarak yalnız görüşmeyi, bir yarım saat yalnız görüşmeyi 1 yıl boyunca belki bir ya da iki defa başarabilmişimdir. Onun dışında bir Rektör ve Yardımcıları toplantısı geleneği hiç oluşmadı. Defalarca talep etmemize rağmen bu yapılmadı. Kararlar belli ki üniversite dışından veriliyordu ben bunları gördüm. Buna engel olmak için elimden geleni yaptım. Rektör Bey’le defalarca görüşme talep ettim. En az 3 kere başka bir yere götürüp sorguladım, niçin böyle yapıyorsunuz dedim. Elbette cevap vermek yerine beni ikna etmeye çalıştığını gördüm. Bunun üzerine benim gibi düşünen birkaç arkadaşla birlikte bu mücadelenin biraz daha sürdürülmesi gerektiğini düşündük. Çünkü hemen ayrılmak demek, hiç mücadele etmemek demekti. Ben Rekrör yardımcılığımın ilk 3 ayı içerisinde açık ve net bir şekilde cemaatin üniversiteyi ele geçirmeye çalıştığını gördüm. Bütün konuşma ve çabalarımızın hiçbir şekilde işe yaramayacağı ortaya çıkınca ben Rektör Bey’e artık daha fazla devam edemeyeceğimi, çünkü bu yapının sağlıklı bir yapı olmadığını, üniversiteyi ele geçirmeye çalıştıklarını ve cemaatin bu üniversite kendilerinden olmayanların boğazlarına sarılıp hayat hakkı tanımadıklarını söyledim. Benim anladığım cemaat böyle bir şey olmamalı dedim.  Ve dedim ki seçim sürecinde hiç cemaatten bahsetmediniz.  Kullandığım ifadeler aynen bunlardır. Ve bunun bir gün bu devlet ve millet tarafından hesabının sorulacağını söyledim. Rektör bey bana kalmam konusunda ısrar etti. İstiyorsanız yönetimde görev dağılımını siz yapın, ama istifa etmeyin dedi. Bende dedim ki görevle falan ilişkim yok benim. Böyle bir beklentimde yok. Ama ben bu yapı içerisinde bir gün daha durmam. Ve istifa ettim. Ancak istifa ettikten sonra basına gidip anlatmak istemedim çünkü henüz bunların anlaşabileceği bir ortam yoktu. Beklide bize aralarında kavga ettiler, birbirlerini karalıyorlar diye bakılacaktı ama ben o ekipten değildim ve bunu anlatabilecek şartlar oluşmamıştı”

ONSEKİZMARTHABER.COM

2 Yorum

  1. kimBUNLAR

    30 Ocak 2015 at 20:52

    Sayın ACAR kim o görmedikleriniz? ismini neden koymuyorsunuz? Fetullahçılar veya Paralel, size kalmış; ancak, lütfen kaçak güreşmeyiniz.İsmini tam veriniz.

  2. BizDUZELTECEĞİZ

    30 Ocak 2015 at 21:33

    Bir öğretim üyesi olarak, 2011 yılından beri içimde umutsuzluk hiçbir zaman yeşermedi.
    Küresel ısınmanın şiddetlendiği bu dönemde; ne yazık ki, hem dünyayı hem de insanlık dğerlerini hoyratsızca tüketen bir anlayışın, tüm Üniversiteyi yüksek voltajlı lambalarla ışıklandırması affedilir değildir.
    Üniversitemiz özerk mi? Hayır.
    İşlevlerine yerine getirebiliyor mu? Hayır.
    Toplumla organik bir bağı var mı? Hayır.
    Üniversitemizin düzeyi ne? Seviyesi fevkalade düşürüldü. Bugün üniversitemiz iyi bir lise bile diyemeyeceğimiz durumdadır. Üniversitemiz çok ağır baskılar altında zincire vurulmuştur.
    Kim kurtaracaktır? Elbetteki biz öğretim üyeleri. Gün bugündür. Eğer bugün ayağa kalkmazsanız ne üniversiteler düzelir ne de Çanakkale ne de Türkiye bu karanlıklara gitmekten kurtulur. Bu bizim mesleki değil tarihsel görevimizdir. Umutsuzluk öğretim elemanlarına yakışmaz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version