Başbakan Erdoğan ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yapmış oldukları kürtaj ve sezaryen açıklamalarıyla bir anda ülkenin gündemi değişti. Başbakan kürtaja karşı olduğunu, bunun cinayetten bir farkı olmadığını belirterek yeni bir kürtaj yasasının sinyalini verdi. Hatta Uludere olayına ‘’Her kürtaj bir Uludere’dir.’’ sözüyle atıfta bulundu. Başbakan ve AK Parti bu yeni kürtaj yasasını çıkarmakta kararlı mı bilmiyorum ama ben bu yasanın acele edilmeden enine boyuna tartışılmasından yanayım. Neden mi?
Yazının sonunda bunun nedenlerine geleceğim ama öncesinde geçen gün Ayşe Arman’ın kürtaj meselesiyle ilgili yazdığı bir yazıya değinmek istiyorum. Şöyle bir cümleye yer vermiş : ’’Kürtaj, benim meselem. Kadınların meselesi. Normal doğum da öyle, sezaryen de.’’ Lafa bakar mısınız, tüccar mısın sen kardeşim diye sormak istiyorum bu kadına. Yani : ‘’Çocuk benim ister keser öldürürüm, ister doğururum.‘’ diyor sarıların Ayşe.
Hamile bir bayanın tek vücut ama iki can olduğunu unutuyor. O zaman köprüden atlayıp intihar etmek isteyen birisine ‘’Can senin kardeşim istediğin gibi ölebilirsin, itekleyim mi arkandan ha, yardım ister misin? ‘’ diyerek müdahalede etmeyelim, öyle mi? Öte yandan ‘’Gittikçe muhafazakârlaştığımızın farkındayım. Ama bu kadar muhafazakârlık da fazla.’’ diyerek işi muhafazakârlaşmaya getiriyor.
Ayşe ablamız biraz zahmet edip araştırsaydı kürtajın Latin Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde yasak olduğunu ve muhafazakârlaşmadan öte bunun bir insanlık suçu olduğunu öğrenebilirdi. Demek ki batıda az muhafazakâr değilmiş. Bari Fazıl Say’a söyleyelim de illa Türkiye’den ayrılmak istiyorsa şu kürtajı yasaklayan yobaz batılı devletlere gitmesin!
İktidarı sevmeyenlere ve eleştirenlere tavsiyem: her şeyi muhafazakârlaşmaya bağlamayın. Ayşe ablanızı yakaladıkları gibi sizi de açığınızdan yakalar bu yandaş yazarlar.
Yazının başında biraz bahsetmiş olduğum, bu yasanın neden acele edilmeden, enine boyuna incelenmesi gerektiğinin nedenlerini açıklamaya çalışacağım. Kürtaj yasaklandığı zaman, kaçak yollardan, sağlıksız ve kürtajdan çok daha tehlikeli çocuk aldırma yöntemlerine gidilecektir. Bu çok daha vahim sonuçlara yol açabilir. Bir canı kurtarmak için çıkarılan yasa iki canında ölümüne sebebiyet verebilir. Öte yandan halk arasında ‘’koca karı’’ ilaçları olarak bilinen ve ne olduğu belirsiz, çocuk düşürmek için tüketilen zehirli ilaçlar yine iki canın da yitirilmesine sebep olabilir. İntihar vakaları görülebilir, bu vakalar ölümle sonuçlanabilir. Öte yandan tecavüz sonucu hamile kalan bir bayanın bu yasa çıksa bile kesinlikle bu yasağın dışında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu yasa çıkarsa yukarıda belirtmiş olduğum olası ölüm ve sakatlanma vakalarında baş sorumlu devlet olacaktır. Bu çok büyük bir sorumluluk demektir. Dolayısıyla devlet bir yasayı çıkarırken beş kez düşünüyorsa bu yasayı çıkarırken kırk kez düşünmeli.
Hem kaş yapayım derken göz çıkarılabilir hem de ‘’Her Kürtaj bir AK Parti Olabilir…‘’
Adınız...
04 Aralık 2012 at 03:28
ama gerçek hayatta “ulan Allah kahretsin senin doğduğun zamanda mı kürtaj yasaktı sanki?” deniyor en nihayetinde bazı insanlar için! yahu kendine örnek aldığın yere bak latin amerika ve yobaz avrupa kesimi. ya insan iyiyi mi örnek alır, daha kötü, aşağıda olanı mı? latin amerikadaki uyuşturucu kartellerini de örnek al madem. hadi bakalım tecavüze uğrayan bayanların yaşadığı hezeyanı hiç umursamadan yasayı çıkardı hükümetin. yukarıda yazında “kesinlikle yasağın dışında tutulmalı” demişsin ama şimdi onu da kabul edersin. “yok canım doğursun biz bakarız” dedi abilerin!