Genel

Athos Kanalı mı, Kanal İstanbul mu ?

Yayınlandı

-

Antik dönem kanal projelerinde iki ana çıkış noktası söz konusudur: Ekonomik ve askeri. Bazı projelerde bu iki amaç örtüşebilmektedir. Ancak kesin olan şu ki, o dönemin teknik ve insan gücü göz önüne getirildiğinde, bazı projelerin ‘çılgın’ ötesi olduğunu görmekteyiz. Ancak yine gözden kaçmayan bir durum da, pekçok eski kanal projesinin ekonomik anlamdaki etkisinin yüzyıllarca, binyıllarca devam ettiğidir. Bir süredir tartışıla gelen Kanal İstanbul projesinin çılgın bir proje olduğu kesin, kesin olan bir başka durum da bu projenin ekonomik bir arkaplanı düşünüldüğü. Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önceki  dünyanın en önemli liderlerinden o Persli Kserkses’in kanal projesinin Kanal İstanbul projesinden daha çılgın olup olmadığına gelin siz karar verin:

Antik dönem kanal projeleri arasında belki de en ünlüsü Pers Kralı Kserkses’in, batı seferi sırasında M.Ö. 460’da Athos yarımadası ile Kalkhidike arasında açtığı kanaldır. İzinin günümüzde bile halen görülebildiği kanal, askeri özelliğinin yanı sıra aynı zamanda Kserkes’in doğaya hükmedebileceğini göstermek için giriştiği bir proje özelliği de taşır. Söz konusu kanal Nea Roda ile Tripi arasında 2 bin 200 metre uzunluğunda 7 metre genişliğinde açılmıştır. Tarihçi Herodot Kserkses’in bu projeyi nasıl ve neden yaptığını şöyle açıklıyordu:

Kazı şöyle yapılıyordu: Barbarlar kıstağı uluslar arasında bölüştürmüşlerdi; Sane kentine doğru dümdüz bir çizgi çekilmişti; hendek belli bir derinliğe indiği zaman, ekiplerden bir bölümü aşağıda toprak kazarken öbürleri biriken toprağı iskeleden iskeleye aktararak yukarıya çıkarıyorlardı; yukarıdakilerde toprağı alıp kazılan yerin uzağına serpiyorlardı. Fenikelilerden başkaları bu işi bir daha yapmak zorunda kalıyorlardı. Kazdıkları yerin iki yanı durmadan çöküyordu, kaçınılmaz bir şeydi, çünkü hendeğin üstü ile altını aynı genişlikte tutuyorlardı. Oysa Fenikeliler, ki bu gibi işlerde üstlerine yoktur, zekalarını göstermişlerdi. Kura çekilip de kendilerine rastlayan yer belli olunca, hendeğin üst yanını alttaki kanalın genişliğinden iki kat daha geniş tutmuşlardı; iş ilerledikçe yavaş yavaş daraltıyorlardı; dibe vardıkları zaman onların açmış oldukları kanal, öbürlerinki ile tıpa tıp aynı genişliktiydi. Kurdukları kampın yakınında bir ova vardı, orada bir çeşit Pazar yeri kurulmuştu; Asya’dan bol un geliyordu.

Düşünüyorum da Kserkses bu işi herhalde gösteriş olsun diye yapıyordu, diyorum kendime; gücünü göstermek ve anıtlar bırakmak hevesine düşmüş olmalıydı; zira bu eziyete katlanmadan da gemileri kıstağın üzerinden çekilebilirdi; oysa iki denizin arasında yan yana iki trirem (savaş gemisi) geçebilecek genişlikte bir kanal açılmasını emretmiştir. Üstelik Strymon üzerine atılacak köprünün çatısını da bu dağı kazanlar koyacaklardı’ (Herodot VII 22- 23).

Karadeniz ve Marmara’yı birbirine kısa yoldan bağlamayı planlayan en eski kanal projesi ile ilgili bilgileri M.S 110’larda Roma İmparatoru Trajan ile Bithynia Komutanı (Valisi) Plinius arasındaki yazışmadan elde ediyoruz. Söz konusu bu yazışmada kanallar ve bentlerle Sangarios (Sakarya) ve Melas nehirlerini (Çark Suyu) Sapanca Gölü’ne ve oradan da İzmit’e bağlayarak, Karadeniz’e giden yolu kısaltmak istemişlerdi. Yazışmada bu projeninin Bithynia’nın ekonomisine büyük faydası olacağından bahsediliyordu. Tarihçiler Melas Nehri üzerine, Roma İmparatoru Justinian zamanında yapılan görkemli köprünün bu projenin bir parçası olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak başlangıçta  Plinius’un ekonomik amaçlı planladığı bu kanal projesi gerçekleştirilememiştir.

Antik dönemde kanal projeleri konusunda en çok çalışanlar Romalılardı. Bu projelerin temel amacı yönettikleri ülkelerdeki askeri kontrolü kolaylaştırmak kadar bu bölgelerdeki altyapıyı yol ve köprü gibi projelerle sağlamlaştırmaktı. Romalıların kısmen halen işleve sahip kanal projelerinin büyük çoğunluğu Roma İmparatorluk Dönemi’nde gerçekleştirilmişti. Bu projeler arasında özellikle, yaptıranların isimlerini taşıyan kuzey Avrupa’daki Fossa Drusianae ve Fossa Corbulanis kanalları oldukça ünlüdür. Zamanla tümüyle kapandığı için yeri tam olarak lokalize edilemeyen Fossa Drusianae, aslında bir kanallar sistemidir ve Niederrhein Bölgesi ile Kuzey Denizi’ni birleştirmek yamacı ile yapılmıştır. Romalı komutan Drusus tarafından M.Ö. 12’de yaptırılan bu sistem, İmparator Agustus’un ‘Germenleştirme’ politikasının bir sonucu olarak doğduğu için temelde askeri bir işleve sahipti. Fossa Carbulonis projesi ise M.S 46 yılında Maas ve Rhein nehirlerini yaklaşık 25 kilometrelik bir kanalla birleştirmeyi amaçlıyordu. Bu kanalla sadece iki nehir birbirleriyle birleştirilmiş olmayacak, aynı zamanda Kuzey Denizi’ne kısa ve rahat bir yoldan ulaşılabilecekti. Bu kanal da aradan geçen yüzyılar sonrasında tümüyle kapanmıştır.

Antik dönemde, farklı nedenlerle gerçekleştirilemeyen kanal projeleri de bilinmektedir. Örneğin M.S. 55 yılında planlanan, Akdeniz ve Kuzey Denizi ticaretinde çok büyük rol oynayacak ( Fransa) Mosel ve Saone arasındaki kanal projesi, o bölgeden sorumlu komutanların anlaşamamaları nedeniyle gerçekleştirilememişti. İmparator Nero’nun ‘çılgın kanal projesi’ ise teknik nedenler yüzünden başlamadan bitmişti. M.S. 54 yılında öldürülen İmparator Nero, ölümünden birkaç yıl önce, Napoli Limanı’nı, Ostia Limanı üzerinden Roma’ya bağlayacak yaklaşık 200 metrelik bir kanal planlar. Böylelikle ticaret ve savaş gemileri çok kısa sürede Akdeniz’den İtalya ve Avrupa limanlarına ulaşabileceklerdir. Nero, kanal çalışmalarında sadece askerleri değil, aynı zamanda köleleri de çalıştırmayı düşünür. Ancak kısa bir incelemeden sonra,  doğal şartları aşmanın çok zor olduğu anlaşılır ve proje rafa kaldırılır.

Yine aynı nedenlerle, Antik dönemin belki de en çılgın projesi olan, Yunanistan’daki Korinth Kanalı projesi, pekçok kez başlamış olmasına rağmen bitirilemez. Korinth Kanalı projesi ile Ege-Adriyatik Denizi rotası; oldukça uzun olan Peloponnes üzerinden yapılmak zorunda kalmayacaktır. Isthmos’u aşmak için M.Ö. 6. yüzyıldan M.Ö 2. yüzyıla kadar, yüzyıllar boyunca altı kez kanal açmak için çalışmalar yapılır. Sezar’dan Caligula’ya; Nero’dan Atticus’a pekçok imparator Korinth Kanalı’nı açarak tarihe geçmek isterler, ancak hepsi de başarısız olur. Korinth Kanalı çalışmaları bazı dönemlerde, o dönem uzmanlarının kanal sayesinde deniz seviyesinin değişeceği, böylece Korinthh Limanı’nın sular altına kalacağınını söylemeleri, kimi zaman ise dini felaket yorumları nedeniyle yarıda kalır. Ege ve Adriyatik denizlerini birbirine bağlayan 6 bin 300 metre uzunluğunda, 24 metre genişliğinde ve 45 metre derinliğindeki bu kanal projesi, başlamasından yaklaşık 2 bin 700 yıl sonra, 1891-93 yıllarındaki çalışmalarla bitirilir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

ÇOK OKUNANLAR

Exit mobile version